Sadece bir anlığına durup, zihnimizle hiç bir cevap aramadan şu soruları sorar mısınız kendinize lütfen.

Yargı nedir?

Yargı gerçek midir?

Yargısız bir hayat olur mu?

Kendimizi ve başkalarını yargılamadan yaşayabilsek hayatımız nasıl olurdu?

Yargı, gerçek değildir. Yargı sadece bir bakış açısıdır. İnsanların, kendi bakış açılarında haklı oldularını ispatlamak ve bunu başkalarına kabul ettirmek için tutundukları bir tanımdır.

Negatif bakış açısı yargıdır, pozitif bakış açısı yargı değildir diyemeyiz. Öte yandan, farkında olmak ile yargıyı da karıştırmamak gerekir. Mesela, birini ya da bir şeyi mükemmel, harika, ulaşılamaz olarak tanımlamak  bir yargı iken, o kişi ya da durumun dağınık, pis, kaba olduğunu söylemek bir farkındalıktır.

Hiç düşündünüz mü, dünyaya geldiğimiz andan itibaren bize hep birileri tarafından bir şeyler söylendi. Bu iyi, bu kötü, bu güzel , bu çirkin, bu doğru , şu yanlış, bu uygun, şu uygunsuz, bu kabul edilebilir (makul), bu mümkün değil ve daha liste uzar gider.

Tanımlanmış, sınırları belirlenmiş, kabul gören, onaylanan, hayatlar yaratmak için uğraşıp duruyoruz. Canımız birşey yapmak isteğinde ilk aklımıza gelen bu nasıl karşılanır?  Uygun olur mu? Acaba yanlış mı olur? sorularına zihnimizle makul cevaplar arıyoruz. İç sesimiz hiç susmuyor.

Access’de algılanan şeylerden biri de şudur? Bu gezegende birbirine tıpatıp benzeyen ama çok farklı olan 2 tür canlı vardır. İnsanlar ve İnsansı olanlar.

İnsan olmak ve İnsansı olmak ne demektir? Yanlış anlaşılmasın bu doğru ya da yanlış, iyi ya da kötü, değerli ya da değersiz ayrımı değildir.

İnsanlar, yaşamın şöyle veya böyle olması gerektiğine dair bakış açılarına sahiptir. Şikayet etseler de değiştirmek için çaba göstermezler. İnsanlar yargılamayı, tanımlamayı, sınıflamayı severler. Onların bakış açıları her zaman doğrudur. Eğer onların yolundan giderseniz her şey iyidir. Onlar cevaplarının doğru olduğunu beyan ederler.

İnsansı olanlar yani hümonoidler  ise sürekli kendilerini yargılama halindedirler. Sürekli neden başkalarının bakış açısı doğrultusunda ve kısıtlamalar altında onlarla birlikte mutlu yaşayamadıklarını  merak ederler. Daima daha iyi daha farklı bir şeylerin arayışı içindedirler. İnsansılar çok kolay sıkılırlar dolayısıyla her zaman ya işlerini değiştirir ya da yaptıkları işi daha hızlı, farklı ve  kolay yapmanın yollarını ararlar. Arkadaşları ve aileleri onlara yaşamın onlara sağladıklarından memnun olmaları gerektiğini, daha farklı birşey beklememelerini mutsuz olacak bir şey olmadığını söyler durur. İnsansılar sürekli kendilerini yargılar ve “neden başkaları gibi mutlu olamıyorum ? bende ne sorun var ? diye sorarlar.

Çocuğuna kızar, sonra kendine dönüp ben de ne hata var? nasıl değiştiririm diye sorar.

Annesine/babasına kızar sonra kendinin hatalı olduğuna karar verir.

Patronuna / iş arkadaşına kızar sonra yine kendine döner ve kendinde hata arar.

Ve sonunda mutlu olmak için uyumlanması gerektiğini düşünür..

Bize bugüne kadar öğretilenlerin çoğu kendimizi başkalarının realitelerine uyumlamamız içindir. Birçok insan doğru cevapları olduğunu söyler. Başka birinin cevabı sizin için doğru cevap olabilir mi? Pek değil.

Kendi dünyanızdaki herşeyi, her anı bilen tek kişi sizsiniz.

Başkasının realitelerine uyum sağlamak, onların bakış açılarını satın almak yerine kendinize bütünüyle sahip olmaya, gerçekte olduğunuz siz olmaya gönüllü müsünüz?

Yazar Hakkında

İlgili Yazılar

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.