İnsan hayatında doğal oluşumlar vardır: doğmak, büyümek, yaşlanmak ve ölmek. Anne ve kadın olmak, bu doğal süreç içinde nasıl olunacağı doğal olarak öğrenilen bir  durumdur. Olmak için çok kültürlü, çok eğitimli, çok zeki olmanız gerekmez hatta çok da çaba sarfetmeniz gerekmez. Doğalıyla ve kolaylıkla birinin karısı, birilerinin annesi oluverirsiniz.

Evlilik büyük bir seçim. Bir kişi ile evlenmeyi seçtiğinizde o kişinin ailesiyle, işiyle, arkadaşlarıyla, dostlarıyla, sevdikleri ve sevmedikleriyle ve diğer herşeyiyle de bir arada olmayı seçiyorsunuz. Bir bakıyorsunuz ki, yeni ilişkiler, yeni  heyecanlar, bir koşturmaca, bir yetişme çabası, mutlu olma ve  mutlu etme ihitiyacı, yardımcı olma, destek olma gayreti derken  hayatınız birden bire dolmuş. Artık yıllardır alıştığınız kendiniz, işiniz, hobileriniz, anneniz babanız, kardeşiniz, arkadaşlarınız  ile yaşadığınız hayatınıza başka aktörler ve aktrisler dahil olmuş. Hayatın sahnesi kalabalıklaşmış. İlgilenecek, düşünecek o kadar çok şeyiniz var ki zamanın nasıl geçtiğinizi anlamıyorsunuz. Çocuğunuz/çocuklarınız  oluyor daha da başkalaşıyor, farklı bir heyecan, farklı bir yoğunluk halinde hayatınız.

Ama korkmuyorsunuz… Çünkü biliyorsunuz tüm bunlarla ne yapacağınızı, hatta size keyifli ve heyecanlı geliyor. Yeni bir hayat kurmanın, artık büyümüş olmanın, sorumlulukları olan ve tüm bunların üstesinden gelebilecek bir birey olduğunuzu gösterecek olmanın heyecanı ve umutlu bekleyişi içinizde.

Ne de olsa uzun zamandır ne yaparsanız mutlu olacağınızı öğrendiniz, birçok aile içi ve arkadaş söyleşilerine konferanslarına katıldınız, dinlediniz, anladınız, içselleştirdiniz neler yapmanız gerektiğini. Dünyaya geldikten ilk 3-5 yıldan  sonra yaşadığınız aile, çevrenizdeki yakınlarınız, akrabalarınız, arkadaşlarınız ve hatta onların aileleleri, televizyonlar, gazeteler, kitaplar, filmler derken derslerinizi aldınız ve hatta ezberlediniz. İyi bir evlilik, mutlu bir ilişki nasıl olur? Kadın ve Erkek kimdir? Nasıl davranır ve davranmalı? İyi anne ve iyi baba nasıl olunur? İş hayatında başarılı olmanın sırları nelerdir? Dostluk ve arkadaşlık nerede birbirinden ayrılır? Aşk nedir? Sevgi nedir? Farkları nelerdir? Mutlu evlliğin ipuçları nelerdir? Ve daha dünya kadar bilgiye ve tanıma sahipsiniz.

Amerikayı yeniden keşfetmenin gereği yok. Zaten hayatta karşılaşabileceğimiz her durum, her olay, her duygu, his, düşünce çok önceden birileri tarafından yaşanmış, tecrübe edilmiş, nasıl başa çıkılacağına ilişkin yol ve yöntemler bulunmuş, formlar, yapılar ve şablonlar belirlenmiştir. Tek yapmanız gereken öğrendiklerinizi, akıl ve mantık yoluyla analiz edip ve biraz da içine duygu katarak tatlı bir karışım haline getirmeniz. 

Aslında hepimiz farklıyız ve herbirimiz için tek tek bambaşka yollar ve seçimler olabileceğini hiç düşünmüyoruz. Bize domine edilen/empoze edilen duygu, düşünce, yol, yöntem dışında acaba seçebileceğimiz başka olasılıklar var mı? Aslında tüm bu inanç sistemleri (inanç derken dini inançdan bahsetmiyorum) içinde yaşamayı sürdürürken aslında başkalarının hayatını, doğrularını, arzularını, hedeflerini yaşıyor olabileceğimiz hiç aklımıza gelmiyor?

Neyi istemediğimizi çok iyi biliyoruz da neyi istediğimizi hiç kendimize soruyor muyuz?

Bir kadın bir erkek birbirini sever, bir yastıkta kocayıncaya kadar, ölünceye kadar birlikteliklerinin süreceğine inançları tamdır. Sonra ne olur da bu iki insan sanki hiç sevmemişler gibi bir hale gelir? Nerede ve nasıl, ne zaman kaybedilir o başlangıçtaki ilgi, hoşgörü, saygı, heyecan, neşe ve keyif? Oysa aynı insanla bir zamanlar aynı şeylere gülüp, aynı istek ve arzulara sahip değiller midir?. Birbirlerinin gözlerinin içine bakarken ne olmuştur?  Yürekleri, elleri ve bedenleri ne zaman birbirinden kopar? Yaşam neşesi ve enerjisi  ne zaman ve neden  kaybedilir ve  kaskatı, donuk, sevimsiz, tahammülsüz hale gelinir?

Kadın ve erkek ilişkileri ile ilgili öğretilmiş düzen ve tanımlara karşı geldiğinizde ters davrandığınızda ilk aklımıza gelen yalnız kalma korkusudur. Hepimiz yalnız kalmaktan, yalnız yaşamaktan, yalnız olmaktan korktuğumuz için düzene uymalıyız bakış açısından işleriz. Sevdiğimiz o insanı kaybetmemek adına arzularımız, isteklerimiz ve hayalerimizden vazgeçip, erteleyip, feragat etmeye başlarız. Yavaş yavaş başkalaşıp “o “ olmaya başlarız.

Kendimizden boşandığımız zaman yani hayallerimizden arzularımızdan  vazgeçtiğimiz her an ilişkilerinde yıpranmaya başladığı andır. 

Asla Pes etmeyin, Asla Vazgeçmeyin, Asla Bırakmayın….

Yazar Hakkında

İlgili Yazılar

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.